Gökdelenler, kilometrelerce beton, trafik sıkışıklığı ve hava kirliliği. Neyse ki insanların Tabiat Ana’nın keyfini çıkarabilecekleri mekânlar var. Pikniğin tadını çıkarmak için bol miktarda çimenlik alana sahip şehir parklarından, uzun bir yürüyüş veya öğleden sonra koşusu için parkurlardan ve genellikle romantik bir tekne gezintisi için göllerden bahsediyoruz. Bu parkların çoğu, şehrin mirasının anahtarını tutan müzeler ve turistik mekânlarla da doludur. İşte dünyanın en iyi parklarından birkaçına birlikte değinelim:
Djurgarden, Stockholm
İsveç’teki bu şehir parkı aslında kendi adasında bulunuyor. Adı kabaca “hayvan bahçesi” anlamına geliyor ve 16. yüzyıldan beri bir hayvanat bahçesi olduğu için böyle adlandırılıyor. Bir zamanlar kraliyet ailesi için avlanma yeri olarak kullanılmış; bugün bisiklet ve yürüyüş parkurları, müzeler, bahçeler ve saraylara ev sahipliği yapmaktadır ve hâlen İsveç monarşisine aittir.
High Line, New York
New York’ta hâlâ genişlemekte olan yeni bir park, aslında bir park olarak da tasarlanmamıştı. Şehrin sakinleri, çirkin yolları yok etmek yerine Gansevoort Caddesi’nden 30. Cadde’ye kadar uzanan sokakların üzerini bir parka dönüştürmek için onları kurtardı. Şimdi ağaçlar, çiçek bahçeleri ve oturma alanları ile kaplı.
Phoenix Park, Dublin
Avrupa’nın en büyük parklarından biri olan Dublin’deki şehir parkı, hayvanat bahçesine ev sahipliği yapar ve binicilik, polo oynama, kriket sahaları ve hatta model uçak hava sahası için yeterince büyüktür. İngiliz Ordusu bu araziyi 18. yüzyılda kullanmıştır. Ayrıca eski kışla ve binalar hâlâ ayakta. Park, 1747’de halka açık bir park hâline geldiğinden beri, canlı müzik ve Papa II. John Paul’un ziyareti de dahil olmak üzere kutlamaları ve etkinlikleri keyifle gerçekleştiriliyor.
Siz yeni keşiflere açılırken RentiCar araç kiralama ihtiyaçlarınıza birbirinden farklı opsiyonlarıyla çözüm sunuyor. RentiCar’la Hayatın Tadı Yolda Çıkar!
